Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.)'in Hayatı


Önceki
Tebük Seferi
Sonraki
Peygambertimizin Vefatı

Veda Haccı

Onuncu yılda gelen Nasr Suresi ''Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde ve sen insanları topluluklar halinde Allah'ın dinine girer halde gördüğünde Rabb'ini hamd ile tesbih et, O'nun bağışlamasını dile; çünkü o tevbeleri kabul edendir'' mealindedir. Bu sure bir bakıma Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ''ahiret hazırlığını yap'' anlamınadır. Bundan sonra Hz. Pey gamber'in (s.a.v.) bu, surede emredilenleri yerine getirmek üzere ''sübhanellahi ve bi hamdihi estağfirullahe ve etubu ileyh'' cümlesini sık sık söylediği duyulur.

Bu yıl Hz. Peygamber (s.a.v.) haccetme kararı almıştır. Bu görevi yerine getirecek ve ümmetiyle de vedalaşacaktır. Haccın farz kılınmasından sonra Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yaptığı ilk ve son hac budur. Bu yolculuğa nikahı altında bulunan Sevde, Aişe, Hafsa, ümmü Seleme, ümmü Habibe, Cüvey riye, Safiyye Zeyneb ve Meymune ismindeki hanımları da beraberinde götürmektedir.

Zilkade ayının yirmi beşine rastlayan perşembe günü Medine'den hareket edildi. Yedi km. kadar mesafede olan Zülhuleyfe'de ihrama girildi. Lebbeyk nidalarıyla yola devam edildi. On yıl önce öldürülmek üzere iken Medine'ye hicret eden büyük peygamer şimdi yüz bin kişilik bir iman ordusuyla Mekke'ye gitmekteydi. Bununla beraber bindiği devenin üzerine örtülen palan satılsa dört direm etmezdi. Yolda bir kadın ona kucağındaki çocuğu gösterdi.

- Ey Allah'ın Rasulü, bunun hakkında da hacc geçerli midir, dedi.

- Evet, bundan dolayı sana da ayrıca sevap olacaktır, cevabını aldı.

Yolda uğranılan Ebva köyünde Efendimiz (s.a.v.) arkadaşlarından ayrıldı. Annesinin kabrinin başında bir müddet durdu, sonra gözlerinden akan yaşlarla döndü.

Mekke'ye ulaşıldığında Zilhicce ayının dördü olmuştu. Ka'be tavaf edildi ve umrenin gerekli vazifeleri yapıldı. Yanında kurbanlık getirmeyenlerin tıraş olup, ihramdan çıkmalarını emretti.

Arafat'tan bir gün önce Mina'ya gidildi, o gece Mina'da kaldı, sabah namazından sonra Arafat'a ulaşıldı. öğleye kadar bekledi, o gün Cuma idi. öğle namazını, hemen ardından ikindi namazını kıldırdı. Güneş batıya meylettiği zaman Kasva isimli devesine bindi, hayatının en önemli konuşmasını yapmak üzere yüz bini aşan topluluğa karşı şunları söyledi:

Ey insanlar!.. Sözümü dinleyin. Bilmiyorum, belki bu yılımdan sonra burada size bir daha hiç kavuşamam.

Ey insanlar!.. Kanlarınız, mallarınız, namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize karşı ; bu gününüzün, bu ayınızın haram olduğu gibi haramdır. Hiç şüphe yok ki siz Rabb'inize kavuşacaksınız. O da size amelleriniz den hesap soracak. Ben size tebliğ yapmış bulunuyorum. Kimin yanında bir emanet varsa onu, kendine emanet olarak verene teslim etsin.

Cahiliye adetlerinden olan her şey ayaklarımın altındadır, iptal edilmiştir.

Bütün faizler iptal edilmiştir. Sizin sadece sermayeleriniz vardır. Ne sizin zulmetme hakkınız vardır, ne de size zulmedilir. Allah size, faiz yoktur hükmünü koymuştur. Abbas bin Abdülmuttalibin faizi tamamen iptal edilmiştir. Ayrıca cahiliye adetlerine göre yerleşmiş bulunan kan davaları kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Rebia bin Haris bin Abdulmuttalibin oğluna aittir, ki Leys oğulları kabilesinde emzirilmekte iken Hüzeyl kabilesi tarafından öldürülmüştü. İşte bu, cahiliye devrine ait olup da kaldırdığım ilk kan davasıdır.

Ey insanlar!.. Bilin ki şeytan bu yurdunuzda kendine ibadet edilme ümidini tamamen kaybetmiş durumdadır. Fakat ibadetin dışında kalan ve değer vermediğimiz emellerle itaat edilirse ona da razıdır. Dininize zarar vermesinden korkarak ondan sakınınız.

Ey insanlar!.. Haram ayların yerini ve sırasını değştirme adeti küfürde yapılan bir artıştır ki o vesile ile kafir olanlar büsbütün saptırılır, şaşkına çevrilirdi. Haram olan ayı bir yıl helal sayıyor, bir yıl haram sayıyorlardı. Bununla da Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram saymak istiyorlardı. Muhakkak ki zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki şekline ve durumuna dönmüş bu lunmaktadır. Allah yanında ayların sayısı on ikidir. Dört tanesi haram olanlardır: üçü peşpeşedir, biri de Cümada ve Şaban arasında bulunan ve Mudar kabilesinin riayet ettiği Recebdir.

Ey insanlar!.. Sizin, kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız, evlerinize hoşlanmadığınız kimseleri bastırmamaları, ayrıca açık bir edebsizlik yapmamalarıdır. Şayet yaparlarsa Allah size onları; yataklarda terk etmenize, yaralama olmaksızın dövmenize izin vermiştir. Eğer yaptıklarına son verirlerse bilinen ve adet olunan şekilde yiyecek ve giyeceklerini temin etmeniz onlar için bir haktır. Dikkat edin onların sizdeki hakkı; onlara iyi muamele etmeniz, onları giydirmeniz, yiyeceklerini temin etmenizdir.

Kadınlar hakkında iyi olanı birbirinize tavsiye ediniz. Onlar size emanet edilmiş olan insanlardır. Kendileri için bir şeye malik değillerdir. Siz onları Allah'ın emaneti olarak aldınız, onlar Allah'ın kelimeleriyle size helal kılındı.

Ey insanlar!.. Sözlerimi hatırınızda tutunuz. Ben size tebliğ etmiş bulunuyorum. Size, sımsıkı sarıldığınız takdirde ebediyyen şaşkınlığa düşmeyeceğiniz açık bir emir halinde Allah'ın kitabını ve Peygamberinin sünnetini bırakıyorum.

Ey insanlar!... Sözümü dinleyin ve aklınızda tutun. İyece bilin ki her Müslüman diğer Müslümanların din kardeşidir. Bütün Müslümanlar birbirinin kardeşidir. Böyle olunca bir kişi için diğer bir mü'mine ait olana gönül hoşluğuyla vermedikçe taarruz etmek helal olmaz. O halde kendinize zulmetmeyiniz.

Resülü Ekrem Efendimiz (s.a.v.) buraya gelince yüzünü semaya çevirerek:

- Binlerce insan bu soruya cevap verdi:

- Allah için evet, tebliğ ettin.

- Allah'ım, şahid ol.

Ey insanlar!.. Muhakkak ki Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir. Böyle olunca varis olana hakkından ayrı olarak vasiyyet etmek yoktur. çocuk kimin yatağında doğdu ise ona aiddir, zina edene ise mahrumiyet vardır. Kim ki babasını reddederek babasından başkasına kendini nisbet ederse, yahut kölesi olmayan insanı köle edinmeye kalkarsa Allahın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Allah ondan, azabı çevirecek olan bir şefaati ve fidyeyi kabul etmeyecektir. Kadın, kocasının evinden kocasının izni olmadan harcayıp sadaka veremez.

- Yiyecek de mi veremez ya Nebiyallah?..

- O bizim malımızın en değerlisidir. Emanet olarak alınan şey, sahibine teslim edilir. Sağılmak üzere bırakılan hayvanlar geri verilir. Borç ödenir, kefil borçlu sayılır.

- Size benden sorulacak, ne diyeceksiniz?..

- Şehadet ederiz ki sen tebliğ ettin, vazifeni yerine getirdin. Samimiyetle görevini yaptın.

O zaman Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz mübarek parmağını göğe kaldırdı:

- Allah'ım şahit ol!.. Allah'ım şahit ol!.. Allah'ım şahit ol!.. dedi.

Bu konuşmayı yaparken Efendimiz devenin üzengilerine basarak yükseliyor, kolunun pazuları sarsılacak derecede kuvvetle bağırıyordu. Bununla beraber yüksek sesli insanlar ''Peygamber Efendimiz buyuruyor ki...'' diyerek aynı cümleleri halka tekrarlıyorlardı.

Bu konuşmanın tamamlandığı sırada idi ki Cibril-i emin ''Bugün size dininizi mükemmel hale getirdim. Size olan nimetimi tamamladım. Din olarak size İslam'ı seçtim ve razı oldum'' anlamına gelen ayeti ulaştırdı.(Maide Suresi,3)

Bundan sonra Efendimiz akşam vaktinden sonra Muzdelife'ye ulaştı. Gece orada kaldı sabahleyin Minaya hareket etti. Kurbanını kesti, şeytanı taşladı ve tıraş olarak ihramdan çıktı. Mekke'ye gelip Ka'beyi tavaf etti. Böylece hacc vazifesi bitmiş oluyordu.

Dönüş başladı. Gadir-i Hum (Hum Gölü) adı verilen küçücük bir gölün kenarında yaptığı konuşma gözleri yaşartmış, gönülleri titretmişti.

- Ey insanlar bilin ki ben de insanım. Rabb'imin elçisinin gelmesi için çok zaman kalmamıştır. Ben size iki değerli emanet bırakıyorum. Biri Allah'ın kitabına sımsıkı sarılın. Diğeri de benim Ehl-i Beytimdir, haklarına riayet edin, diyordu.

Yolculuk daha birçok hatıra ile Medine'de noktalandı.




Önceki
Tebük Seferi
Sonraki
Peygamberimizin Vefatı